Gito’dan Düşler Vadisi’ne: Bulutların Üstünde Bir Serüven!
Hazırsanız, Doğu Karadeniz’in en doğusundan daha da doğusuna uzanan sıra dışı bir yolculuğa çıkıyoruz! Bu, şimdiye kadar yaptığınız hiçbir tura benzemeyen, bulutların üstünde süzüleceğiniz, vadilerin derinliklerinde kaybolacağınız, ormanların sonsuzluğunda huzuru bulacağınız Gito’dan Düşler Vadisi’ne yolculuğu…
Macera, Rize-Artvin Havalimanı’nda (RZV) buluşmamızla başlıyor. İlk durağımız, Rize’nin Hemşin ve Çamlıhemşin ilçeleri arasında, Fırtına Vadisi’ne tepeden bakan Gito Yaylası. Kaçkarların zirveleri, Pokut’un serin rüzgarları ve Laz Yaylaları’nın büyüleyici dokusu tam karşınızda! Burada bulutların üzerinde tam 2 gün geçiriyoruz. Yani sabah kahvenizi içerken ayaklarınızın altında dalgalanan bulutları izleyebilir, gün batımında sonsuz bir denize bakıyormuş gibi hissedebilirsiniz.
Ardından rotamız Artvin’e, doğanın en yeşil tonlarını barındıran Karagöl’e. Orman denizinin içine dalarak, Karçal Dağları’nın eteklerinden, zirvelerinden süzüle süzüle ilerliyoruz. Ve işte final: UNESCO’nun 2005 yılında Biyosfer Rezerv Alanı ilan ettiği Maçahel! Doğanın, kültürün ve tarihin iç içe geçtiği bu vadi, tam anlamıyla bir rüya diyarı.
Bu tur, endemictours’un en çok sevilen ve en hızlı dolan rotalarından biri. Özellikle uzun yürüyüşleri, doğayla bütünleşmeyi, bulutların arasında kaybolmayı sevenler için Haziran – Ekim ayları arasında her hafta düzenleniyor.
📌 Tecrübeyle sabit: Bu tura katılıp da “Keşke gelmeseydim” diyen olmadı! O yüzden sezonu beklemeden rezervasyonunuzu yapın, yoksa yer bulmakta zorlanabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz! 😊🚀
Sabah saatlerinde Rize-Artvin Havaalanı’nda buluşuyor, kısa bir tanışma sonrası sahil yolunu takip ederek Ardeşen’ekadar ilerliyoruz. Buradan güneye kıvrılıp Çamlıhemşin üzerinden Zir Kale’yi geçerek yükselmeye başlıyoruz. Yol boyunca Fırtına Vadisi’nin yemyeşil doğası, taş köprüler ve geleneksel ahşap evler bize eşlik ediyor.
Hedefimiz 2070 metre rakımda, yaklaşık 50 haneden oluşan Gito Yaylası. Burası, Pokut Yaylası, Çat Köyü ve Verçenik Dağları’na kadar uzanan manzaralarıyla bölgenin en güzel noktalarından biri. Özellikle gün batımında ve sabahın erken saatlerinde oluşan bulut denizi, yaylayı daha da özel kılıyor. Burada geçireceğimiz iki gece boyunca doğa, sessizlik ve temiz hava bizimle olacak.
Yaylaya vardığımızda odalarımıza yerleşip serbest zamanın tadını çıkarıyoruz. İsteyenler kısa yürüyüşlere çıkabilir, manzarayı izleyebilir ya da sadece dinlenebilir. Akşam yemeği için buluştuğumuzda, Karadeniz mutfağının lezzetleri bizi bekliyor olacak.
Kahvaltının ardından aracımıza binip yaklaşık 1 saatlik bir yolculukla 2570 metre rakımdaki Ambarlı Yaylası’navarıyoruz. Burası, 30-35 klasik yayla evinden oluşan, tam anlamıyla doğanın kalbinde bir yayla. Hava durumuna göre kısa bir fotoğraf molası verdikten sonra Üç Göller yürüyüşümüze başlıyoruz.
Patikadan ilerleyen ve çok zorlu olmayan bu yürüyüşte tatlı bir eğimle yükselirken manzaranın keyfini çıkarıyoruz. Hedefimiz, 3000 metre rakımdaki Balıklı Göl. Ancak yol boyunca Taraklı, Sandıklı ve Kuzu Gölleri’ni (2800 metre rakımda) da göreceğiz. Yaklaşık 2 saat süren yürüyüşün ardından Balıklı Göl’e ulaşıyoruz. Burada gölde yüzen balıkları seyrediyor ve dileyenler için gölün serin sularında yüzme imkânı da var. Bu yüzden mayo, şort ve havlunuzu yanınızda bulundurmanızı tavsiye ederiz.
Öğle yemeğimizi göl kenarında kumanya şeklinde yedikten sonra, aynı güzergâh üzerinden dönüşe geçiyoruz. Dönüş yolunda, Gito Yaylası’nın biraz üstünde yer alan seyir alanında kısa bir mola veriyoruz. Şansımız yaver giderse, eşsiz bulut denizi manzaraları eşliğinde bol bol fotoğraf çekme fırsatı buluyoruz.
Toplamda 4-5 saatlik bir yürüyüş sonrası yaylaya geri dönüyoruz ve akşam yemeği için Koçira’da buluşuyoruz. Bu akşam küçük bir sürprizimiz olabilir, ama şimdiden söz vermeyelim. İmkânlarımız dâhilinde, güzel bir akşam sizi bekliyor! 😊
Sabah kahvaltımızın ardından eşyalarımızı aracımıza yüklüyor, ev sahiplerimize ve Gito Yaylası’na veda ederek yeni bir diyara, Gürcüler diyarına doğru yola çıkıyoruz. Sahile indikten sonra Hopa üzerinden güneye kıvrılıyor, 5228 metre uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun ikinci tüneli olan Cankurtaran Tüneli’nden geçerek Borçka’ya varıyoruz. Öncelikle burada güzel bir öğle yemeği molası veriyoruz.
Yemekten sonra orman denizinin içinde saklı bir cennet olan Karagöl bizi bekliyor. Göl kenarında çaylarımızı yudumluyor, yürüyüş yapıyor ve fotoğraf çekmek için kısa bir mola veriyoruz. Sonrasında ise tura biraz yükseklik kazandırıyoruz ve ilk manzara noktamız Atanoğlu Yaylası’na çıkıyoruz. Buradaki manzara karşısında umarız bayılmazsınız, çünkü nefes kesici! Eğer buradan ayrılmayı başarabilirsek, sıradaki durağımız Heba Yaylası.
Heba Yaylası, 2000 metre rakımda, gökyüzüne bulutlardan daha yakın olmanın keyfini çıkarabileceğiniz doğal bir podyum. Burada yoğun ve köpük köpük bulut denizleri, göz alabildiğine uzanan yaylalar ve sonsuz bir huzur bizi bekliyor. Ama sadece doğa değil, Saniye ablanın muhteşem yemekleri, oğlu Erhan’ın esprileri ve Burhan abinin yemek tutkusu da burayı unutulmaz kılıyor.
Bu yaylada elektrik yok, sadece jeneratör kullanılıyor. Ama biz genelde onu da açtırmıyoruz ki gerçek bir yayla deneyimi yaşayalım. Doğanın ritmine kulak vererek, yıldızların altında geçireceğimiz bu gece, tura bambaşka bir anlam katacak.
Kahvaltının ardından Otingo ormanlarının serin gölgeleri ve Karçal Dağları’nın zirveleri eşliğinde yürüyüşümüze başlıyoruz. Yaklaşık 5 saat sürecek bu yürüyüş, endemik kır çiçekleriyle süslenmiş, doğanın en saf renklerini barındıran bir rota. Yolda, iki yanı uçurum olan etkileyici bir sırt hattından ilerleyerek Beyaz Su Yaylası’na ulaşıyoruz.
Adını, yer altından fışkıran beyaz köpüklü kaynak sularından alan Beyaz Su Yaylası, Karçal Dağı’nın zirvesinin hemen altında konumlanmış. Yaylanın ortasında Tetri Skali isimli küçük bir pansiyon bulunuyor. Burada, Alpler’i aratmayan manzaralarla süslenmiş yaylalar ve orman çizgisine yakın yeşil düzlükler karşılıyor bizi.
Karçal Dağları, doğanın en etkileyici yanlarını bir araya getiren buzul gölleri, masalsı ormanları ve uçsuz bucaksız yaylalarıyla tam anlamıyla bir doğa harikası. Kafkasya’dan Anadolu’ya uzanan bu gizemli rotada, modern dünyanın dokunamadığı bir atmosferde ilerliyoruz. Öyle ki, bölge halkının bile girmeye cesaret edemediği dağın derinliklerinedoğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
Akşam konaklamamız Bagin Yaylası’nda bir yayla evinde. Doğanın tam ortasında, Karçal Dağları’nın sessizliğinde geçireceğimiz bir gece bizi bekliyor.
Bugün, “insan gibi değil” günü dostlar! 😊 Bu, turumuzun en zorlu ama bir o kadar da unutulmaz yürüyüşü. Sabah güçlü bir kahvaltıyla güne başlıyor, yaylamıza veda ediyor ve Maçahel Vadisi’nin büyüleyici manzaraları eşliğinde yola koyuluyoruz.
İlk durağımız, 2900 metre rakımdaki Yıldız Gölü. Üç Kardeşler adı verilen sarp kayalıkların tam ortasında, gökyüzü kadar mavi ve berrak bir buzul gölü burası. Burada kısa bir mola verdikten sonra, aşılması gereken o efsanevi geçidiaşıp Şrata Gölleri’ne iniyoruz. Burası tam anlamıyla bir doğa harikası—binbir renkli çiçeklerle çevrili, kimi zaman turkuaz, kimi zaman ayran gibi bulanık olan bu göller, Karçal’ın en özel noktalarından biri.
Ardından, 40 Dolambaçlar’ı geçerek Çikunet Yaylası’na ulaşıyoruz. Burası, Maçahel köylülerinin Şavşat topraklarında sahip olduğu en yüksek yayla. Burada aracımız bizi bekliyor ama “ben daha yürüyeceğim” diyenler için yürüyüş devam edebilir! Naçadirev Gölleri ve Lekoban Yaylası’na kadar uzanan yol, çiçekler, kayalar ve buzul izleriyle tam bir doğa şöleni.
Bugün yaklaşık 8 saat sürecek bir yürüyüş yapacağız. Yani inişler, çıkışlar, çarşaklar, göller, çiçekler, kayalar… doğada aradığınız her şey burada olacak. Ama endişelenmeyin, Lekoban Yaylası’nda yiyeceğiniz akşam yemeği, günün tüm yorgunluğunu unutturacak. Sonraki günkü kahvaltı için ise şimdiden yorum yapmıyoruz—bilenler bilir, bilmeyenler de bundan sonra bilecek! 😏
Hava durumu bugün çok önemli. Eğer uygun olmazsa, farklı bir rotadan yaylamıza ulaşacağız. Bu durumda sadece Şrata Gölleri ve 40 Dolambaçlar’ı kaçırmış olacağız ama macera eksik kalmayacak. Bugün, Karçal’ın en özel yüzlerini göreceğimiz günlerden biri olacak! 🚀
Hayatımızın en güzel kahvaltısını yaptıktan sonra pansiyonumuzdan ayrılıyor ve 5 dakikalık kısa bir araç yolculuğuyla İnce Geçit’e tekrar ulaşıyoruz. Buradan itibaren Maçahel’e doğru yürüyüşümüz başlıyor. İlk durağımız Fındık Yaylası. Yaklaşık 2 saatlik yürüyüşün ardından yaylaya varıyor, burada kısa bir çay molası veriyoruz.
Çaylarımızı yudumlarken Batum Vadisi’nin geniş manzarasına karşı biraz soluklanıyoruz. Ardından, Efeler Tabiat Koruma Alanı içinde yer alan, UNESCO tarafından Biyosfer Rezervi ilan edilen yağmur ormanlarının içindeninişe geçiyoruz. Zengin flora ve fauna, her adımda kendini hissettiriyor—devasa ağaçlar, farklı bitki türleri ve belki de yol boyunca karşılaşacağımız orman sakinleriyle doğanın tam ortasında ilerliyoruz.
Aracımıza ulaşmadan önce Fındık Köprüsü altında mola veriyoruz. Ayaklarımızı buz gibi dereye sokarak ya da suya kendimizi bırakarak serinleyip yorgunluğu atıyoruz. Buradan sonra yarım saatlik hafif bir yürüyüş daha var, ama merak etmeyin, bu artık yemeğin üzerine gelen tatlı gibi olacak.
Yol boyunca yaşları 500 ila 600 yıl arasında değişen anıt ağaçları göreceğiz. Özellikle gürgenlerin devasa gövdeleri, Maçahel’in doğasının ne kadar özel olduğunu bir kez daha hatırlatacak. Bugün, yürüyüşün her anında doğayla iç içe, bambaşka bir dünyanın içinde olacağız. 🚶♂️🌿
Lezzetli yöresel yemekler ve Karçal Dağları’nın muhteşem manzarası eşliğinde yorgunluğu geride bırakıyor, Maçahel Vadisi’nin doğal ve tarihi güzellikleriyle dolu bir güne başlıyoruz.
Sabah kahvaltımızın ardından aracımıza atlayıp kısa bir yolculukla Maral Köyü’ne varıyoruz. Köyün tarihi camisini ve geleneksel ahşap mimarisini fotoğrafladıktan sonra yürüyüşe geçiyoruz. Patika ve toprak yoldan oluşan parkurumuz neredeyse düz, dolayısıyla herkesin rahatlıkla yürüyebileceği bir rota. Yol boyunca doğanın sesini dinleyerek ilerlerken, uzaktan şelalenin sesi gelmeye başladığında, doğru yerde olduğumuzu anlıyoruz. Birkaç dakika sonra Maral Şelalesi tüm ihtişamıyla karşımızda!
Şelaleye yukarıdan bakmak güzel ama dibine inip serin suların içinde olmak daha da güzel. Eğer şelalenin altına kadar gitmek ve suyun tadını çıkarmak isterseniz, rehberinizi takip etmeniz yeterli. Dik ama dikkatli bir inişleşelalenin altına ulaşıyor ve kendimizi buz gibi sulara bırakıyoruz. Döndüğünüzde arkadaşlarınıza, “Türkiye’nin en yüksek tek kırımlı şelalesine girdim!” diyerek hava atmak serbest. 😎
Şelale keyfinin ardından, yöresel mutfağın kraliçesi Sevda Abla’nın evine konuk oluyoruz. Tereyağlı mısır ekmeği, muhlama, karalahana dolması ve daha birçok yerel lezzetin tadına bakarak turumuzu lezzetli bir finalle taçlandırıyoruz.
Sonrasında, Camili Köyü üzerinden havaalanına doğru yola çıkıyoruz. Sizlerle bu yolculuğu paylaşmak büyük keyifti! Bir sonraki maceramızda tekrar görüşmek dileğiyle, iyi yolculuklar! 😊🚀
📌 Uçak fiyatları her an değişebilir! Özellikle yoğun sezonda yer bulmak zorlaşabilir ya da fiyatlar hızla artabilir. Bu yüzden rezervasyonunuzu ne kadar erken yaparsanız sizin için o kadar avantajlı olur.
📌 Tur programımız, konaklama yerlerinin müsaitliğine bağlı olarak tersten de uygulanabilir. Ayrıca, belirtilen konaklama yerleri sezon yoğunluğuna bağlı olarak, kalite standardı korunarak alternatif seçeneklerle değiştirilebilir.
📌 Rehberimiz, hava koşulları veya yol durumu gibi sebeplerle programda değişiklik yapma hakkına sahiptir.Ancak turun genel akışı ve deneyim açısından hiçbir şey eksik bırakılmayacaktır.
📌 Planınızı erkenden yapın, yerinizi garantileyin! 🚀
📌 Gerekli Bilgiler:
Tur kaydınızın tamamlanabilmesi için aşağıdaki bilgilerin tarafımıza iletilmesi gerekmektedir:
• Katılımcının kimlikte yazılı tam adı ve soyadı
• Zorunlu seyahat sigortası ve tur dosyası için:
• T.C. kimlik numarası
• Doğum tarihi
• İletişim bilgileri:
• GSM numarası
• E-posta adresi
📌 Ödeme Koşulları:
• Tur bedelinin %40’ı kapora olarak alınır.
• Kalan tutar, tur başlangıcından en geç 1 ay önce ödenmelidir.
Rezervasyonunuzu tamamlamak ve yerinizi garanti altına almak için erken kayıt yaptırmanızı öneririz. 🚀
🎒 Yanınıza Almanız Gerekenler
🔴 Lütfen hafif ve pratik eşyalar getirin! Büyük valizlerle aracımızda yer sorunu yaşayabiliyoruz. Küçük bir sırt çantası ve minimum eşya ile çok daha rahat hareket edebilirsiniz.
🥾 Trekking tarzı bilekli bot (Gore-Tex veya waterproof olması önerilir) ayaklarınızı hem destekler hem de su geçirmezliği ile sizi korur.
🎒 En az 30 litrelik bir sırt çantası (Yağmurluklu modeller tercih sebebi!)
🌧️ Yağmurdan korunmak için yağmurluk veya panço (Gore-Tex montlar daha iyi olur.)
👖 Sentetik kumaşlı pantolonlar (Kot pantolon kesinlikle önermiyoruz! Islanınca kuruması uzun sürer ve sizi üşütür.)
🧥 Soğuk havalara karşı sıcak tutacak bir sweat-shirt, kazak veya polar mont.
👕 Bolca t-shirt (Her gün için en az 2 tane – terledikten sonra değiştirmek için.)
🧦 Bolca çorap (Ayaklarınızın kuru kalması önemli!)
🧣 Bir bere ve eldiven mutlaka çantanızda olsun! Yüksek rakımlarda hava bir anda soğuyabiliyor.
🦵 Çok gerekli değil ama tozluk alırsanız yürüyüşlerde işinize yarayabilir.
💊 Düzenli kullandığınız ilaçlarınızı ve vitaminlerinizi yanınıza almayı unutmayın!
🚑 Rehberinizde her zaman bir ilk yardım çantası bulunuyor. Ancak, küçük bir kişisel ilk yardım çantası hazırlamanızı öneririz.
🩹 Bandaj, yara bandı ve temel ilaçlar size yol boyunca yardımcı olabilir.
✔️ Doğru ekipmanla gelin, doğanın tadını en iyi şekilde çıkaralım! 🌿🏔️😊
Endemik, bulunduğu bölgenin ekolojik şartlarından dolayı sadece belirli bir bölgede yetişen veya yaşayan, dünyanın başka hiçbir yerinde yaşama veya yetişme ihtimali olmayan, yöreye özgü bitki (canlı) türüdür.
E-Bülten listemize kaydolmak için E-posta adresinizi girebilirsiniz.